Toplamda 175’ten fazla ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması devletlerin, karbon emisyonunu düşürme konusunda kentlerin gösterdiği gelişimlerden haberdar olması açısından büyük ölçüde başarıya ulaştı. Paris’te belirlenen hedeflere nasıl ulaşılacağını tartışmak için 5 Mayıs’ta Washington’da toplanan dünya liderleri, karbon emisyonu konusunda kentlere daha çok yardımcı olmak konusunda fikir birliği sağladı.
Şehirler, dünya genelindeki toplam karbon emisyonunun oldukça büyük bölümünden sorumlu ve yüzölçümleri genişledikçe yarattıkları zarar da aynı oranda artış göstermekte. Günümüzde dünyada yaşayan insanların yarısı kentlerde ikamet ediyor ve bu oranın 2050 yılında üçte iki seviyesine ulaşması bekleniyor. Aynı şekilde her gün dünyada şehirlerin toplam yüzölçümü New York’un Manhattan bölgesi kadar artış gösteriyor. Bu büyümenin gelecek birkaç yıl içerisinde nasıl şekilleneceği ise hem iklim değişikliğinin kötü etkilerinden nasıl korunacağımızı hem de bu süreç içerisinde alınacak olan ekonomi ve sağlık tedbirlerinin boyutunu belirleyecek. Uygun fiyatlı toplu taşıma sistemleri kuran kentler soluduğumuz havanın kalitesini yükseltirken, ekonomik tabanlı fırsatları da genişletiyor. Akıllı evlerin kullanımı ise enerji tasarrufu sağlarken insanları aşırı düzeyde seyreden hava olaylarından koruyarak kentleri potansiyel afet giderlerinden de koruyor.
Ulusal hükümetler bu sürecin hızlanması için kentlere destek olması, bu yıl Washington’da düzenlenen İklim Hareketi Zirvesi’nde toplanan Kentsel Dönüşüm Koalisyonu’nun başlıca hedefleri arasında yer almakta. Global finans ve iş patronları, beyin takımları, kent yetkilileri ve kent planlama uzmanlarından oluşan bu koalisyon; kentleri ulusal ekonomik planların odağına alarak düşük karbon altyapılarını finanse etmelerine ön ayak olmayı amaçlıyor.
Kentlerin ürettiği karbon emisyonunu düşürmek için alınan aksiyonların neticesinde oluşacak enerji tasarruflarının, 2050 yılına gelindiğinde 17 trilyon dolarlık bir global ekonomik fırsata dönüşeceği öngörülüyor. Harcanacak olan bu gayretin aynı zamanda hava kirliliği sebebiyle her gün binlerce sayıda gerçekleşen prematüre ölüm oranlarını düşüreceği de hesaba katıldığında gezegenimiz için alınabilecek en önemli kararın alındığı gerçeği daha da belirginleşiyor.