Acil ihtiyaç olarak karşımıza çıkan kentsel dönüşüm; kentlilerin sağlıklı, kaliteli ve dengeli bir çevrede yaşamalarını amaçlamaktadır. Son dönemde ise kentsel dönüşüm kentlerde oluşan çarpık yapılaşmaların doğurduğu fiziksel, sosyal ve çevresel bozulmaların çözümü olarak gösteriliyor.
Bu amaçla “Kentsel Dönüşüm” kavramı kentsel planlamanın önemli bir enstrümanı olarak ön plana çıkıyor. Kentsel dönüşüm politikaları; kentlilerin daha sağlıklı, kaliteli ve dengeli bir çevrede yaşamalarını amaçlıyor. Özellikle, İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerimiz aşırı nüfus yığılmalarının yol açtığı düzensiz ve çarpık yapılaşmalarla, yanlış yer seçimleriyle karşı karşıya duruyor. Bu tip olumsuzlukların önüne geçmek ve daha akıllı, estetik ve sürdürülebilir kentler meydana getirmek için kentsel dönüşüm projeleri üretiliyor.
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin etkisiyle değişen dünyada kentler, kendilerini dünyaya anlatmak gereği duyuyor. Bu doğrultuda, son yıllarda ülkemizde “kentsel dönüşüm” adı altında kentsel yenileme faaliyetleri yürütülüyor. Kentsel dönüşüm yapıldığında; işlevsiz alanlar yenilenmiş, eski-yeni uyumu sağlanmış, plansız gelişen kent parçalarının belli bir düzen içerisinde kontrol altına alınıp yeniden oluşturulmuş olması amaçlanıyor.
Kentler insanların kendilerine yaşam alanı olarak oluşturdukları birimlerdir. Dolayısıyla kentler sadece yapılardan oluşmamaktadır; tıpkı insanlar gibi doğar, nefes alır, büyür ve gelişir. Tıpkı insanlar gibi kentler de büyürken yapılarında bozulmalar olur, eskiyip yaşlanabilirler, şişmanlayıp hantallaşabilirler, zamanla nüfus yoğunluğunu taşıyamaz hale gelebilirler. Kentsel yerleşimlerdeki bozulma ve düzensizliğe doğru gidişi azaltmaya çalışma (negentropy), mümkün olabiliyorsa durdurma, onu sürekli bakımdan geçirmekle olur.
Kentsel Dönüşüm, beş temel amaca hizmet etmek üzere tasarlanmalıdır.
1) Kentin fiziksel koşulları ile toplumsal problemleri arasında doğrudan bir ilişki kurulmalıdır. Kentsel alanların çöküntü alanı haline gelmesindeki en önemli nedenlerden birisi, toplumsal çökme ya da bozulmadır. Kentsel dönüşüm projeleri, temelde toplumsal bozulmanın nedenlerini araştırmalı ve bu bozulmayı önleyecek önerilerde bulunmalıdır.
2) Kentsel dönüşüm, kent dokusunu oluşturan birçok öğenin fiziksel olarak sürekli değişim ihtiyacına cevap vermelidir. Bir başka deyişle, kentsel dönüşüm projeleri kentin hızla büyüyen, değişen ve bozulan dokusunda ortaya çıkan yeni fiziksel, toplumsal, ekonomik, çevresel ve altyapısal ihtiyaçlara göre kent parçalarının yeniden geliştirilmesine olanak sağlamalıdır.
3) Kentsel refah ve yaşam kalitesini artırıcı bir ekonomik kalkınma yaklaşımını ortaya koymalıdır.
4) Fiziksel ve toplumsal bozulmanın yanı sıra, kentsel alanların çöküntü bölgeleri haline gelmelerinin en önemli nedenlerinden birisi, bu alanların ekonomik canlılıklarını yitirmesidir. Kentsel dönüşüm projeleri fiziksel ve toplumsal çöküntü alanları haline gelen kent parçalarında ekonomik canlılığı yeniden getirecek stratejileri geliştirmeyi ve böylece kentsel refah ve yaşam kalitesini arttırmayı amaçlamalıdır.
5) Kentsel alanların en etkin biçimde kullanımına ve gereksiz kentsel yayılmadan kaçınmaya yönelik stratejiler ortaya koyulmalıdır. Kentsel dönüşüm projelerinde bölgenin sorunlarının ve potansiyellerinin niteliğine bağlı olarak, bu hedeflerden biri veya birkaçı ön plana çıkabilmektedir.