Konusunda uzman araştırmacılar tarafından hazırlanan ve İstanbul’un küresel çaptaki rekabetçiliğinden, ticari gayrimenkul ortamına kadar pek çok farklı açıdan incelendiği “Dünya Sahnesinde İstanbul” başlıklı rapora göre İstanbul artık Londra, Moskova ve Paris ile birlikte Avrupa’nın 4 mega kentinden biri olarak değerlendiriliyor.
2015’in son çeyreğinde yayınlanan Global300 araştırmasında “dünyanın en büyük iş merkezleri ve gayrimenkul pazarları”’ olarak tanımlanan 30 kent arasında 20. sırada yer alan İstanbul’un artık dünya sahnesinin en güçlü oyuncularından biri haline geldiğini açıkça görülüyor.
Arka planda yükselen jeopolitik risklere rağmen, dinamik ve artan başarılarıyla gelişen bir dünya kenti olarak nitelenen İstanbul; büyüyen tüketim ve güçlü demografik profil birleşimini, güçlü büyüme sağlayan, öncülüğünü finansal ve ticari hizmetler ile teknoloji sektörünün yaptığı bir ekonomi ile buluşturuyor.
Güçlü Ekonomi Faktörü
İstanbul’un ekonomik göstergelerinin birçok küresel benzerinden güçlü konumda olduğunun altının çizildiği raporda ayrıca; dünyanın en önemli 20 ticaret merkezinden biri olarak nitelenen İstanbul’un, güvenilir bir finansal merkez, inovasyon, ticaret ve altyapı geliştirmeleri için iyi bir ev sahibi olarak sınıfındaki diğer şehirlerden ayrıştığı ifade edildi. “Dünya Sahnesinde İstanbul” raporunda öne çıkan bulgular şöyle sıralandı:
Turizm Başkenti
Güvenlik konusundaki soru işaretlerine karşın, benzersiz kültürel kimliği ve sıra dışı enerjisi ile İstanbul, dünyanın ilk 5 turist destinasyonu arasındaki yer alıyor. Küresel bağlantıları hızla artmasıyla kent şu anda dünyanın en hızlı büyüyen havayolu taşımacılığı aktarma merkezi olarak görülüyor.
Altyapı Dönüşümü
Şehrin altyapısındaki gelişme, İstanbul’u dönüştürüyor ve ekonomik dinamizminde anahtar rol oynuyor. Metro hatlarının uzaması, üçüncü köprü ve üçüncü havalimanı gibi altyapı çalışmaları gelecekteki büyüme için olumlu sinyaller verirken, aynı zamanda gelişimin şekillenmesi ve yayılması anlamına da geliyor. Kentsel dönüşüm ile birlikte yeni bir kimliğe bürünmeye başlayan İstanbul’daki mevcut geliştirme süreci tamamlandığında, kentin aşağıda belirtilen özelliklere sahip olması bekleniyor.
- Dünya standartlarında alışveriş merkezlerini de içeren, 5 milyon metrekarenin üstünde modern perakende alanı
- Uluslararası Finans Merkezi gibi yeni iş bölgelerini de kapsayan, 7 milyon metrekareye yakın A sınıfı ticari ofis alanı
- Yaklaşık 9.5 milyon metrekare modern lojistik alanı (Kocaeli’yi de kapsayan Geniş İstanbul Havzası).
- 500 lisanslı otelde, 56.000’i aşan oda sayısı.
Tüm bu yenilikler, İstanbul için geçilmesi gereken büyük bir test anlamına geliyor. Aynı zamanda şehrin bir ticaret, perakende, lojistik ve tatil merkezi olmasını sağlayacak bu dönüşüm adımları atılırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar da bulunmakta.
İstanbul’un Eşsizliğini Korumak: İstanbul, uluslararası iş merkezi rolü büyürken, bu rol ile benzersiz doğal ve kültürel kimliğini koruma arasında denge sağlamak açısından zor bir dönemden geçiyor. Dolayısıyla hak sahipleri ve geliştiriciler, mülklerini İstanbul’un bu benzersiz yönlerine uygun biçimde dönüştürmeliler.
İnovasyonu ve Toplum Bilinci: İstanbul, toplum bilincini ve refah düzeyini geliştirirken, inovasyonun yeni mekânsal coğrafyasına; güçlü bağlantıya sahip, işbirliği ve inovasyonu destekleyen, daha fazla karma kullanımlı, kompakt ve iyi ilişkilendirilmiş yerleşim alanları ile karşılık vermelidir.
Sağlıklı ve Sürdürülebilir Çevre: Sürdürülebilirlik bir zorunluluk halini alırken, gayrimenkulün de yeni nesil verimli, sürdürülebilir ve yeşil binalar sunan bir rol üstlenmesi gerekiyor.
Kaliteli, Ekonomik ve Erişilebilir Konutlar: Kentin yaşanabilirliğini arttırmak için, İstanbul’un yenilenmeye ve yatırımlara devam etmesi gerekiyor. Devam etmekte olan altyapı ve kentsel dönüşüm projeleri, konut alt pazarlarını yeniden şekillendirirken, farklı gelir gruplarına da konut arzı sağlıyor. Bu durum, kurumların ve bireysel yeteneklerin dikkatini çekerek bir iş merkezi haline gelen şehirlerin karakteristik özellikleri arasında yer alıyor.