Açık Veri Akıllı Kent Devrimini Güçlendirebilir Mi?

Eskiden hayatta kalma gereksinimiyle inşa edilen tüm o büyük duvarlar, ele geçirilmesi mümkün olmayan kaleler ve yükselen dini yapılar yüzünden kent planlaması tüm dünyada tam bir kargaşa halindeydi. Ama günümüzde hayatın ve insan önceliklerinin çok daha farklılaşmış (evrim geçirmiş) olmasıyla birlikte ortalama bir şehir planlayıcısı için bir drenaj sistemi tasarlama veya trafik ışıkları yerleştirme gibi işler çok daha kolay uygulanabilir bir hale geldi.

Ron Van Der Lans’ı meşgul eden şey ise park alanları. Size biraz sıkıcı geldi değil mi? Hiç de öyle değil. Aslında bu Hollandalı veri sistemleri uzmanımız konu hakkında oldukça heyecanlı. Haksız da sayılmaz. Kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Amsterdam Ekonomi Kurulu’nda kıdemli müdür olarak görev yapan Van Der Lans, tüm Avrupa’nın üzerinde durduğu en önemli başlıklardan biri olan veritabanı teknolojilerinin kentsel sürdürülebilirlikle birleştirilmesi konusunda çok önemli adımlar atmış.

Akıllı Mobilite

“Devletler, insanların araçlarını park etmek için gereksiz yere dolaşmalarından nefret ediyor çünkü bu durum hem havadaki kirlilik oranını hem de insanların sinir katsayılarını arttırıyor. Açıkçası sürücülere nereye park edebilecekleri konusunda bilgi sağlayabilseydik hiç de fena olmazdı” diyor Van Der Lans.

Bu sorundan yola çıkarak Amsterdam yerel yönetimiyle yakından çalışan bir navigasyon teknolojileri şirketi kurarak park alanı sorununa yenilikçi bir çözüm getirmeyi amaçlamışlar. TomTom (navigasyon cihazı) aracılığıyla Amsterdam’daki sürücüler bulundukları alana en yakın park yeri önerilerini gerçek zamanlı olarak alarak, zamanlarından tasarruf ederken karbon emisyonunu ve trafik yoğunluğunu da en aza indiriyorlar.

Peki, bu nasıl mı yapılıyor? Kamusal veritabanlarına erişimi kolaylaştırarak ya da sistem uzmanlarının tabiriyle “veriyi açarak”. Van Der Lans kendilerinin konuya yaklaşımını ise “Amsterdam daha şimdiden binlerce veri kümesine sahip ve bu veriler diğer sistemler tarafından da kullanılabilmeli. Biz de kamuya bu veriyi sağlayarak onların tekrar kullanmasına ön ayak oluyoruz” cümleleriyle açıklıyor.

Amsterdam’da belediyeye ait “tarayıcı araçlar” gün boyu şehirde dolaşıp park halindeki araçların plakalarını alıp gereken park ücretlerini işliyor ve bununla birlikte otoparklardaki toplam kayıtlı araç sayılarını ve sürücülerin araçlarını park edip şehir merkezine otobüslerle gidip döndüğü bir sistem olan Park&Ride kullanımına ait veriyi de sistemde tutuyor. Bu veri setleri içine gömülmüş olan park etme alanları bilgileri sayesinde geleceğe yönelik mekânsal park yeri uygunluk oranlarının tahmini de gerçekleştirilebiliyor.

İşin püf noktasını bu bilgileri tek bir noktada birleştirmek, yazılım geliştiriciler ve uygulama tasarımcıları için erişilebilir kılmak olarak açıklayan Van Der Lans, bugün Amsterdam’da 1.500 civarında uygulama tasarımcısı olduğunu tahmin ediyor. Şirketin bir diğer ürünü olan iPhone uygulaması “ParkShark Amsterdam” ise kullanıcılarına park ücretlerini hesaplama imkânı sunuyor.

Akıllı Enerji

Van Der Lans, açık veri kullanımının ulaşım alanında olduğu gibi kentsel enerji alanında da sürdürülebilirlik açısından büyük potansiyeli olduğunu düşünüyor. Akıllı sayaçlardan gelen bilgilerin tüketici isteklerini karşılamak konusunda elektrik dağıtıcılarına büyük fayda sağlayacağını da sözlerine ekliyor. “Çin gibi hızlı gelişen ülkelerde olduğu gibi bir şehir inşa etmeye temelden başlayacaksanız akıllı şebeke altyapısını kurmak kolay gibi görünse de aynı işlemi Amsterdam gibi asırlık tarihi olan şehirlerde gerçekleştirmek oldukça zor olacaktır” diyerek akıllı şebekelerin tarihi değere sahip şehirlerde kurulması kolay olmayan bir yapı olduğunun da altını çiziyor.

Hâlihazırda akıllı şebekelerin ilk örneklerine bazı yeni alanlarda rastlanmakta ancak Amsterdam’ın tarihi yapıların çoğunlukta olduğu eski alanlarında olduğu gibi sadece ev içerisindeki uygulamaların değil tüm kent altyapısının yeniden inşa edilmesi gereken yerlerde neler yapılabileceği konusunda hiçbir fikirleri yok.

Van Der Lans’ın konuyla ilgili çözümü bir adım geri atmak ve sektörün büyük oyuncularını yakın gelecekteki yatırım planlarına ait detayları paylaşmaya ikna etme yönünde şekilleniyor. Sonuçta oluşturulan pilot grup; içerisinde enerji distribütörü Alliander’den, atık ve su yönetimi konusunda hizmet veren Waternet’ten, enerji üreticisi Nuon’dan ve kamu teşekkülü enerji tedarikçisi Afval Energie Bedrijf’ten operasyonel stratejik planlamacıları kapsayacak. Her biri “kartlarını masaya koyacak” ve dolayısıyla Amsterdam Ekonomi Kurulu’na gelecekteki projelerin çakışabileceği bir sanal harita dizayn etme fırsatı tanınmış olacak.

Grup, bu bilgileri düzenleyerek ve sonrasında yerel yönetimlerden gelen ilgili veri kümelerini inşa ederek Akıllı Şebeke yatırımı için sağlam bir iş gerekçesine sahip olacak.

Van Der Lans, “Tüm bu farklı şirketlerin planlarına sahibiz. Ne yapmayı planladıklarını ve bu planlar için ne kadar para ortaya koyacaklarını biliyoruz. Muhtemel bütçeleri birleştirdiğimizde 100 Milyon Euro gibi bir meblağa ihtiyacımız var. Ama hep birlikte hareket edersek, bu bize 80 Milyon Euro’ya mal olacak. Yani 20 Milyon kar etmiş olacağız.” Diyerek sözlerini tamamlıyor.

Akıllı Veri

Van Der Lans’ın takımı halen daha ilk evrelerde ancak projeleri şimdiden bazı önemli çıkarımlar sağlıyor. Ama öncelikle nihai hedeflerin açıkça belirlenmesi gerekiyor. Verinin açılması devlet tarafında veri yönetim sistemleri içerisinde bir finansal yatırım gerektiriyor. Van Der Lans’a göre bu yatırımın doğrulanması şart. Bu da ancak daha verimli süreçler aracılığıyla devlet hazinesinde tasarruf sağlayarak veya devlete sürdürülebilirlik hedefleri konusunda destek vererek gerçekleşebilir. Tabi eğer ikisi de olursa, bu çok daha iyi olur.

Van Der Lans, enerji sektöründeki eğilimi, şirketlerin gelecek yatırımları ile ilgili bilgileri gizli tuttukları bir “altyapı pokeri” olarak tanımlıyor. Bu durumu, “Hep birlikte çalışmalı ve verinizin en iyi parçalarını paylaşmalısınız, aksi takdirde hiçbir işe yaramaz.” diyerek özetliyor.

Van Der Lans’ın poker stratejisinin de işaret ettiği gibi “veri” ve “şeffaflık” kavramları birbirlerinin en yakın arkadaşları değil. Özellikle bilginin kar anlamına geldiği iş dünyasında. Bu konuda Van Der Lans’ın öğrendiği ilk şey, şirketleri verilerini paylaşmaya zorlamak yerine onların rızasını almaya çalışmak gerektiği.

Açık veri konusunda Avrupa’da Amsterdam Ekonomik Kurulu’nun belirlediği 45 adet “en iyi uygulama” bulunmakta. Bu listede Londra merkezli oyun-tabanlı seyahat girişimi olan Chromaroma ve Danimarkalı akıllı enerji şeması Husetweb de yer alıyor. Van Der Lans ayrıca 8 önemli kentin (Amsterdam, Barcelona, Helsinki, İstanbul, Lamia, Lizbon, Manchester ve Roma) ulaşım ve turizm verilerini paylaşıma açan Avrupa Birliği fonlu City SDK’nın da altını çiziyor.

Açık veriyi teşvik etmek, büyük kentsel tasarımlar yapmak kadar etkileyici gelmese de ilerleyen yıllarda şehirler üzerinde oldukça önemli izler bırakacağı göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir.

Yazar: AkilliKent

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir